
MESNEVÎ’NİN İLK 18 BEYTİNİN ŞERHİ
(TÂHİRU'L MEVLEVÎ'DEN)
MESNEVİNİN İLK ONSEKİZ BEYTİ
بشنو اين نى چون حكايت مىكند
از جدايىها شكايت مىكند
1. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.
كز نيستان تا مرا ببريدهاند
در نفيرم مرد و زن ناليدهاند
2. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan
erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.
سينه خواهم شرحه شرحه از فراق
تا بگويم شرح درد اشتياق
3. Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
İştiyâk derdini şerhedebilmem için,
ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.
هركسىكاودورماندازاصلخويش
بازجويدروزگاروصلخويش
4. Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse,
orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.
منبههرجمعيتىنالانشدم
جفتبدحالانوخوشحالانشدم
5. Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu)
olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.
هركسىازظنخودشديارمن
ازدرونمننجستاسرارمن
6. Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Vez derûn-i men necüst esrâr-i men
Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu.
İçimdeki esrârı araştırmadı.
سرمنازنالهىمندورنيست
ليكچشموگوشراآننورنيست
7. Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst
Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu
görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.
تنزجانوجانزتنمستورنيست
ليككسراديدجاندستورنيست
8. Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst
Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir.
Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur.
آتشاستاينبانگناىونيستباد
هركهاينآتشنداردنيستباد
9. Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd
Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir.
Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.
آتشعشقاستكاندرنىفتاد
جوششعشقاستكاندرمىفتاد
10. Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
Neydeki âteş ile meydeki kabarış,
hep aşk eseridir.
نىحريفهركهازيارىبريد
پردههايشپردههاىمادريد
11. Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,
bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.
همچونىزهرىوترياقىكهديد
همچونىدمسازومشتاقىكهديد
12. Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd
Ney gibi hem zehir, hem panzehir;
hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür
نىحديثراهپرخونمىكند
قصههاىعشقمجنونمىكند
13. Ney hadîs-i râh-i pür mîküned
Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned
Ney, kanlı bir yoldan bahseder,
Mecnûnâne aşkları hikâye eder.
محرم اين هوش جز بىهوش نيست
مر زبان را مشترى جز گوش نيست
14. Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst
Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk
etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur
درغمماروزهابىگاهشد
روزهاباسوزهاهمراهشد
15. Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve
ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti - .
روزها گر رفت گو رو باك نيست
تو بمان اى آن كه چون تو پاك نيست
16. Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist
Günler geçip gittiyse varsın geçsin.
Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..
هركهجزماهىزآبشسيرشد
هركهبىروزىاستروزشديرشد
17. Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
Balıktan başkası onun suyuna kandı.
Nasibsiz olanın da rızkı gecikti.
درنيابدحالپختههيچخام
پسسخنكوتاهبايدوالسلام
18. Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.
O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.
Hz. Mevlânâ’ nın Fesefesinde
Ney,
“insan-ı kâmil” in (yani bir takım merhalelerden geçerek olgunlaşmış insanın) sembolüdür ve aşk derdini anlatmadadır. Benzi sararmış, içi boşalmış, bağrı dağlanarak delikler açılmış, ancak Yüce Yaratıcı’ nın üflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere özlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden çıkan feryâd ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur.